GERİ DÖNÜŞÜM
Wavin, 2050’de sıfır karbon emisyonu hedefliyor
Dünya plastik boru sektöründe lider marka Wavin’in de bağlı olduğu Orbia, küresel anlamda sürdürülebilirlik vizyonunu tüm ülkelerle paylaştı. Güvenli, verimli, sağlıklı ve hijyenik su tedariki ve iklim değişikliklerine karşı dirençli şehirler üzerine çalışmalarını sürdüren Wavin, sürdürülebilirlik planlaması kapsamında 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu ve 2025’e kadar depolama alanlarında sıfır atık hedefliyor.
2020 yılı boyunca kilit yöneticilerle sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar gerçekleştiren ve her dönem gündeminde yer veren küresel güç Orbia, düşük karbonlu sisteme geçiş yöntemleri, iklim raporları ve su konularını ele aldı. Orbia, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefi başta olmak üzere, tesislerinde geri dönüşümü, çöp sahalarına sıfır atık stratejisini ve yenilenebilir enerjinin daha geniş çapta kullanılmasını teşvik edecek.
Wavin’de atık oluşumu ve sera gazı salınımı azalacak
Yarım asırlık tecrübesiyle Türkiye’nin lider plastik boru üreticilerinden olan Wavin’in de bağlı olduğu Orbia, küresel anlamda sürdürülebilirlik vizyonunu tüm ülkelerle paylaştı. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik planlamasını yapan Wavin, tesislerinde enerji, su ve geri dönüşüm hammadde kullanım verimini maksimuma çıkararak, atık oluşumu ile karbon emisyonunu en aza indirmeyi amaçlıyor.
Yenilenebilir enerji, biyoyakıtlar ve geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını artıracaklarının altını çizen Wavin Türkiye Genel Müdürü Fatih Asal, “Çatısı altında bulunduğumuz Orbia, 2038’e kadar karbon emisyonunu yüzde 47 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise net sıfır karbon emisyonu stratejisini duyurdu. Bu kapsamda tesislerimizde yenilenebilir enerji, biyoyakıtlar ve geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını artırmak istiyoruz. Çevreye verdiğimiz önemden dolayı, Wavin ürün ve sistemlerini doğayı korumak, enerji verimliliğini arttırmak temiz ve güvenli bir çevre sağlamak için tasarlıyoruz. Önümüzdeki süreçte üretim tesislerimizde karbon emisyonun çevreye olan etkisini en aza indirmek için daha çok çalışacağız. Her zaman çevre ve sürdürülebilirlik alanında sürekli gelişmeyi sağlamak için ekip çalışmasına oldukça önem veriyoruz. Wavin TR Yönetim Komitesi olarak bu politikanın sürdürülebilirliğinin sağlanması için tüm çalışanları etkin biçimde destekleyeceğiz” dedi.
“Gelecekteki küresel zorluklara karşı mücadele ediyoruz”
1955 yılında Hollanda’daki su şebekesini modernleştirmek amacıyla kurulan Wavin, bugün Avrupa Pazar lideri olarak bina ve altyapı alanındaki yenilikçi çözümleri ile küresel bir marka olarak çalışmalarına devam ediyor.
Wavin’in tüm dünyada sağlıklı ve sürdürülebilir ortamlar inşa etme amacını hatırlatan Wavin Türkiye Genel Müdürü Fatih Asal, küresel ısınmanın ve su krizinin şehirler üzerindeki etkilerini azaltma misyonu ile birden fazla kıtada yenilikçi çözüm ortağı olduklarını belirtti. Fatih Asal, “Çevreye verdiğimiz önemden dolayı, Wavin’in tüm ürün ve sistemlerini doğayı korumak, enerji verimliliğini arttırmak, temiz ve güvenli bir çevre sağlamak için tasarlıyoruz. İnşaat ve altyapı sektörünün lider oyuncusu Wavin olarak, Orbia çatısı altında dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin gelecekteki küresel zorluklara karşı mücadelesine katkıda bulunuyoruz. Önleyici bakım ve iyileştirilmiş ürün tasarımı sağlayan sensörler gibi dijital araçlarla şehrin sistemlerini arızalanmaktan koruyoruz. Bu ve buna benzer teknolojilerle hızlı ve ekonomik çözümler sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.
İklim şartlarına karşı dirençli şehirler
İklim şartlarına dayanıklı şehirlerin oluşturulması için önerilerini sırayan Fatih Asal, yapılması gerekenleri yedi maddede özetledi. Toprak tarafından emilmeyen fazla suyu kademeli olarak toprağa salınmasını, yer altı sularını korunmasını ve yağmur suyunu yeniden kullanımını tavsiye etti. Yeni teknolojilere açık olmanın önemine değinen Asal, yeşil alanları korumak, çevrenin kirlenmesini önlemek ve geri dönüşümlü ürünler kullanmanın şehirleri iklim şartlarına daha dayanıklı hale getireceğini aktardı.
GERİ DÖNÜŞÜM
AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi ve Zorunlu Geri Dönüştürülmüş Hammadde Kullanımı: Türkiye’nin Uyum Stratejileri ve İhracat Sektörüne Etkileri
Avrupa Birliği’nin 27 ülkesini kapsayacak şekilde 1 Ekim 2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) uygulaması, 2026 yılı itibarıyla birlik üyesi ülkelere yapılan tüm ihraç ürünlerini kapsayacak şekilde uygulanmaya başlanacak.
Bu tarihten itibaren AB ülkelerine ihraç edilen her ürünün sera gazı emisyon raporunun bulunması gerekirken, bu düzenleme ile eş zamanlı yürürlüğe girecek bir başka uygulama, zorunlu geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı olacak.
En az SKDM kadar önemli
Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde geri dönüştürülmüş hammaddelerin, stratejik bir kaynak olarak görüldüğünü belirterek, “Biz SKDM uygulamasına nasıl uyum sağlayacağımızı tartışırken, atık yönetim sistemimizin AB’ye nasıl uyum sağlayacağı sorusuna aynı önemi vermiyoruz” dedi.
Atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünün birbirinden ayrı düşünülemeyeceğine dikkat çeken Gençer, Türkiye’nin tüm atıklarına “stratejik bir hammadde” gözlüğü ile bakarak, toplama ve dönüşüm süreçlerini Avrupa Birliği Atık Sevkiyatı Tüzüğü’ne (EU-Waste Shipment Regulation) uygun olarak yeniden düzenlemesi gerektiğini vurguladı.
Geri dönüştürülmüş hammadde zorunlu
Türkiye’de endüstriyel atıkların toplanması ve geri dönüşümünde önemli mesafe alınmasına rağmen, evsel atıkların hâlâ vahşi yöntemle toplandığına işaret eden EGEPLASDER Başkanı Şener Gençer, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Adeta bir hazine değerindeki evsel atıklarımızın kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşümünde AB ülkelerinin maalesef çok gerisindeyiz. Bu noktada sorunun, bir iş ve finansman modeli yaratılamamasında düğümlendiğini düşünmekteyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından büyük önem verilmesine rağmen, yıllardır uygulama tarihi ertelenen depozito uygulamasında da aynı finansman modeli eksikliğinin etkili olduğunu belirtiyoruz. SKDM ile birlikte zorunlu geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı uygulaması da AB ülkelerine yapılan ihracatta bir diğer engel olacak.”
Emisyon ticareti sistemi bir an önce kurulmalı
2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Ekonomik Program’a (OVP) göre, gelecek Mart ayı sonuna kadar Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nin yasal altyapısının tamamlanarak, SKDM’ye uygun olarak mali yükümlülüğe ilişkin gerekli hazırlıkların tamamlanması gerektiğinin altını çizen Şener Gençer, “Karbon fiyatlandırma mekanizmasının ihracatçı sektörlerimiz üzerinde yaratacağı ilave maliyetlere yönelik olarak, ihracatın finansmanında kullanılacak araçların çeşitlik ve etkinliğinin de artmasını bekliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin ihracatında AB ülkelerinin yaklaşık yüzde 50 seviyesinde pay aldığını anımsatan Şener Gençer, sözlerini şöyle sürdürdü:
Plastik sektörü hammaddede %85 dışa bağımlı
“Yeşil Mutabakat, SKDM ve geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı gibi zorunluluklar, Türk ihracatçısının pazar kaybına neden olmamalı. Bu bağlamda Ticaret Bakanlığı’mız tarafından yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın, ihracatta rekabetin korunması ve iklim değişikliği politikalarına uyumun sağlanmasında bir rol model olmasını arzu ediyoruz. Bunun için en kısa sürede Emisyon Ticareti Sistemimizi kurarak, AB cephesinde mahsuplaşma mekanizmasına dâhil edilmesini bekliyoruz. İlk aşamada Plastik sektörümüz gibi yüzde 85 seviyesinde ithalata bağımlı olan sektörlerin, hammaddelerini düşük karbonlu üretim yapan kaynaklardan tedarik etmeleri büyük önem taşıyor.”
GERİ DÖNÜŞÜM
İzmir geri dönüşümde dev fuara hazır
Türkiye’de kapasitesi her geçen yıl artan geri dönüşüm sektörü, İzmir’de ilk kez düzenlenecek uluslararası bir fuarda buluşmaya hazırlanıyor. 12-14 Mayıs 2022 tarihleri arasında Fuar İzmir’de düzenlenecek We-Cycle Geri Dönüşüm Katı Atık ve Çevre Teknolojileri Fuarı, kentlerde atıkların kaynağında ayrıştırılması, geri dönüşüm kültürünün yaratılması ve gereksiz kaynak kullanımının engellenmesi amacını taşıyor. Fuarda Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Afrika, Kuzey Amerika ve Balkan ülkelerinden katılımcı ve ziyaretçilerin buluşması hedefleniyor.
Türkiye’de çok güçlü bir geri dönüşüm sektörü var
Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer, fuara ilişkin yaptığı değerlendirmede 2030 yılında plastiklerin toplam tüketimi içinde geri dönüştürülmüş plastiklerin oranının %30’a ulaşacağını belirtti.
Atıkların mutlaka kaynağında ayrıştırması, çöp değil enerji kaynağı olduğunun bilinmesi gerektiğini kaydeden Gençer, “Ülkemizde çok güçlü bir geri dönüşüm sanayimiz var. Bu işletmelerin üretimlerini devam ettirmeleri için yapmak zorunda oldukları ayrıştırılmış atık ithalatını ‘çöp’ olarak görmek en hafif deyimle bilgisizliktir.” dedi.
“WE-CYCLE, geri dönüşüm bilincine katkıda bulunmalı”
Dünyada en fazla atık plastik ihracatı yapan ilk üç ülke olan Almanya, Japonya ve Amerika’nın aynı zamanda plastiğin en fazla tüketildiği ülkeler olduğuna dikkat çeken EGEPLASDER Başkanı Şener Gençer, şöyle devam etti:
“Japonya 17,6 Dolar, Almanya’da 5,9 Dolar, Çin’de 3 Dolar olan kilogram başına ihracat değeri Türk plastik sektöründe 2,4 Dolar seviyesinde. Bu başarıyı daha tatmin edici seviyeye taşımamız için mühendislik plastikleri başta olmak üzere katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ve nihai ürünlerde daha fazla yer almasına yoğunlaşmamız gerekiyor. We-Cycle Fuarı’nın geri dönüşüm bilincinin artmasına katkıda bulunmasını diliyoruz.”
GERİ DÖNÜŞÜM
Plastik şişelerde depozito uygulaması 1 ocak 2023’e ertelendi
Türkiye’de plastik atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşümünde 1 Ocak 2022 tarihinde başlaması planlanan depozitolu ambalaj uygulaması; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kararı ile 1 Ocak 2023 tarihine ertelendi.
Karar hakkında değerlendirmede bulunan Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gencer; 12 Aralık 2021 tarihinde yaptıkları açıklamada, toplama ve geri ödeme sisteminin hazır olmaması nedeniyle uygulamanın tüm yurt sathında başlaması uygulamasının ertelenmesini önerdiklerini hatırlattı.
“3 pilot ilde başlamalı”
Plastik sektörü olarak uygulamayı başından beri desteklediklerini, ancak zincir market ve AVM’lerde atık plastikleri toplayacak makinelerin kurulma süreci henüz hazır değilken uygulamaya başlanmasının risk oluşturduğunu kaydeden Gençer, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bakanlığımızın projesi karşısında heyecanlanmamak mümkün değil. Depozito uygulaması elbette sektörümüze ciddi bir katkısı olacak ve uzun yıllardır dile getirdiğimiz kaynağında ayrıştırma ve geri dönüşümde ülkemize sınıf atlatacak. Uygulama ile sadece çevresel riskler azaltılmayacak, ülkemizde çok güçlü olan geri dönüşüm sektörümüz, daha az atık plastikler ithal edecek. Ancak Türkiye gibi 85 milyonluk nüfusa sahip, sadece içecek ambalajında 20 milyar adet tüketim olan bir ülkede, bu türden uygulamaların çok iyi düşünülerek ve olası sonuçlarını öngörerek yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu nedenle insan sirkülasyonu yüksek ve yoğun turist alan Antalya, Muğla ve İzmir’de pilot olarak başlatılmasını önerdik. Eksikliklerin görülmesinin ve giderilmesinin ardından yurt sathına yayılmasını düşünüyoruz. 2022 yılı içinde toplama noktalarında sistemin teknik altyapısı tamamlanmalı ve vatandaşlarımız mutlaka detaylı şekilde bilgilendirilmeli.”
“4. Erteleme güvensizlik yaratır”
Online merkezi veri sistemi ve internet bağlantılı depozito iade makinalarının tedarik edilerek yurt sathına yayılmasının bugünkü koşullarda kolay olmadığına işaret eden Şener Gençer, uygulamanın başlayacağı 1 Ocak 2023’e kadar bu tedarik ve lojistik sorunlarının çözülmesini beklediklerini belirtti. Gençer, üçüncü kez ertelenen uygulamada yapılacak yeni bir ertelemenin hem üreticiler hem de vatandaşın gözünde güvensizlik duygusu yaratacağını da dile getirdi.
Sistem nasıl işleyecek?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın eşgüdümünde yürütülecek depozito sistemi ile içecekler öncelikli olmak üzere belirlenecek diğer ambalajlı ürünler, depozito yönetim sistemi kapsamına alınacak. Ambalaj etiketlerinde görünür, okunaklı ve kolay silinmeyen, bozulmayan “Depozitoludur” ibaresi bulunacak, sisteme özgü barkodlar kullanılacak.
- DİĞER10 yıl önce
Paraşüt yolculuğuna başladı!
- KİMYASAL VE HAMMADDELER10 yıl önce
Gümrük vergisiz ithalat kapısından 8 plastik hammaddesi daha geçti
- DİĞER7 yıl önce
ELK Motor, yeni yıla büyük hedeflerle giriyor
- KİMYASAL VE HAMMADDELER4 yıl önce
Termoplastik elastomer (TPE) nedir?
- Etkinlikler7 yıl önce
Plast Eurasia İstanbul 2017’ye dünya büyük ilgi gösterdi
- Etkinlikler7 yıl önce
Plast Eurasia İstanbul 2017 tüm hızıyla sürüyor
- KİMYASAL VE HAMMADDELER7 yıl önce
Büyüyen Plastik Sektöründe Endüstriyel Yağların Önemi
- Genel10 yıl önce
“Türkiye polipropilen yatırımı için cazip bir pazar sunuyor”